Gelmemeye giden adam
‘‘Artık uyu...’‘
Bir satır söz, gözlerimizden akan bir gözyaşı...
Şömineden çıkan bir alev bile...
Önem kazanabilir bazen...
Bengeceninkaranlığı
Çizdiğin bir resmi, Bir kağıda yazdığın cümleleri yırtıp atabilirsin...
Peki... Ama yaptığın hataları, yanlışları bu kadar kolay silip atabilir misin?
Bengeceninkaranlığı
Başkaları için değil...
Kıydığın ve kendine ayıramadığın zamanlar için ağla..
Arkana baktığında kimseyi yanında bulamayacaksın.
Çünkü hayatta kalan sadece sen olacaksın..
Evet... bugün yine günlerden herhangi bir gün ve ben şuan oturmuş bitmiş kahvemle beraber ders çalışıyorum. Neden mi çalışıyorum? Aslında bu soruyu her zaman birisi sorsa cevap veremem. Çünkü verecek cevabı içimde bulamam.. Peki ya bu neden oluyor? Neden birisi size o soruyu sorduğunda verdiğiniz cevapta bile içinizde bir umutsuzluk ya da o şeyi gerçekten istiyor musunuz diye sorgularsınız?
1) Kendine güveniniz yoktur.
2) Çevre baskısı... Eğer çevrenizdekilerin düşündüklerini çok takan biriyseniz. Onların dedikleri sizi umutsuzluğa sürüklüyorsa ve sizin kendinize olan inancınızı yitirmenizi sağlıyorsa o yanınızdaki kişi sizin için hayallerinize giden yolda doğru araç değil demektir. O kişiden ya da kişilerden uzaklaşıp kendinizi bir odaya kapatın ve müzik açıp olmak istediğiniz yeri ve geleceğinizi hayal edin.
3) Kendini hep eksik hissetme duygusu... Yaptığımız yanlışlardan ders çıkaracağımıza eksiklerimizin fazla olduğundan korkup bunu yapamayacağımızı düşünmeye başlarsak istediğimiz hedefe hiçbir zaman ulaşamayız. Ve bize inanmayanları haklı çıkarmış oluruz sadece...Bunun olmasını kim ister? Kim hayatında her zaman başarısızlıklarını anlatan insanlarla beraber olmak ister ki onu kınayan bakışları görmek, dalga içeren cümleleri duymak... Kimse istemez.
Şuan bunları yazarken bile kendimden pay çıkararak yazdığımı bilmenizi isterim. Çünkü şuan yazdıklarım bir gün karşıma çıktığında diyeceğim ki sen başardın ama kendin için başardın... Kendin istedin ve yaptın başkası için değil. Bugünlere geldiysem ise bu benim başarım ve başkasının asla olmayacak!
Kimsenin kendinizin verdiği emeğe el uzatmasına izin vermeyin! Bu sadece seni ona çalışan bir köleden başka bir şey yapmaz...
Bu hayata bir kez geliyoruz ve şuan sahip olduklarınızın değerini bilin... Çünkü bir daha asla sahip olamayacaksınız. Kimse sizi ölünce umursamayacak. Hepimiz birer toprak altında kalıp unutulacağız. Ölünce hatırlanmak mı istiyorsun? O zaman, Şu sikik insanların dediğini takmayı bırak ve harekete geç!
İyi mi hatırlanmak istiyorsun? O zaman, kendi hayatından arkandakilere bir şeyler bırak ki bir daha seni unutamasınlar!
KARANLIK NOTALAR...
Benimle oyunlar oynadın...
Kırıldıktan sonra topladın...
Aynı olmadı...
Sen hatırlamazsın ben unutmam !
Nasıl yandım, yüreğim kandı sana...
Bazen tek sığınaklarımızdır kitaplar...
Bazen ise duygularımızı tek açabileceğimiz bir deliktir satırları...
Bugünün kitabı Dostoyevski Suç Ve Ceza romanı...
Peki siz şuan hangi kitabı okuyorsunuz ya da başladığınız bir kitap var mı?
Önerilerinizi yazarsanız çok sevinirim.
Herkese yıldızların hiç sönmediği, Gecenin karanlığının sizi hapsetmediği, Kendi içinde tutsak kalıp içinden çıkamayanlara ise ışıklarla , aydınlıkla ve Yıldızların ve Ayın parlaklığının her zaman yüzünüze yansıdığı bir gece dilerim.
İyi geceler...